Antalya’da İş Güvenliği Nerelerde?
Arama motorlarında “Antalya’da iş kazası” yazınca 600 binin üzerinde sonuç karşımıza çıkıyor. 2015 yılını şöyle bir hatırlayalım; Expo 2016 sergi alanında iskele çökmesi sonucu 4 kişi yaralanmıştı, serbest bölgede yat tersanesinde vincin sepetinden yaklaşık 8 m. yükseklikten yere düşen 21 yaşındaki genç ise ağır yaralanmıştı.
Serik’te konut inşaatının 7.katından yere düşen işçi hayatını kaybetmiş, yeni stadyum inşaatında çalışan 19 yaşındaki işçi kardeşimiz spiral ile metal kesmeye çalışırken sol kol bileğini kesmişti. Yeni sanayide çalışan klima ustası montaj esnasında çatıdan düşerek hayatını kaybetmiş, 23 yaşındaki başka bir genç ise güvenlik kamerası takarken hava boşluğundan aşağı düşerek uzun süre komada kalmıştı. Kepez ilçesinde bir şantiyede iş makinesi kullanan operatör silindirin altında can vermiş, yine aynı bölgede su şebekesinde kullanılan borular tırdan indirildiği sırada 46 yaşındaki işçinin kafasına düşmüş ve ağır yaralanmıştı. Bunlar, Antalya’da son 1 senede basına yansımış kazalardan sadece birkaçı. Dönemler içerisinde Avrupa’nın 7 katı seviyelerine çıkan iş kazası sayısı ile Türkiye, Avrupa’da 1.sırada, Antalya ise Türkiye’de 4.sırada. Ölüm ve yaralanmaların birçoğu da yukarıda örnekleri verildiği üzere yapı sektöründe gerçekleşmektedir.
Elimizdeki 2013 resmi SGK istatistiklerine göre Antalya’da 62 kişi iş kazaları sonucu hayatını kaybetmiş ve diğer tüm sektör kayıpları %60’ları oluştururken, sadece yapı sektörünün bundaki payı ise %40’larda. Ayrıca meydana gelen binlerce iş kazasının yansıması olan iş günü kaybı ise 48.308 gün.
Yasal zorunluluklar maddi zorluklar haline geliyor;
Yapı sektöründe ortalama bir konut inşaatında 10-20 kişi çalışır ve iş güvenliği önlemlerine harfiyen uyacağım derseniz ortalama 30-40 bin TL’yi gözden çıkarmanız gerekir. Bu önlemlerin başta geleni inşaat çevresi ve boşluklarını ağlarla örmek olarak adlandırılan toplu koruma yöntemleridir. Çalışanlar için dikey yaşam hatları oluşturmak, önemini anlatmak, çalışmalarda paraşüt tipi emniyet kemeri kullandırmak olmazsa olmazlardan. Ama yapı sektörü işverenleri ve maalesef bazen de işçiler bunu bir maliyet unsuru, yorgunluk, işgücü ve vakit kaybı olarak görmekteler. Bazen bana sigorta yapma, günlük yevmiye usulü çalıştır diyenler de çıkıyor. Ama o inşaattan bir işçi düştüğünde yaşanacak facianın, ödenecek tazminatların, babasız kalacak çocukların değeri neyle ölçülüyor, bir daire parasıyla mı?
Müfettiş gelecek endişesi, adam düşerse korkusu, inşaat mühürlenirse telaşı ile uğraşmak niye? inşaat tamamlanana kadar akla karayı seçmek yerine tüm sorumlulukları yerine getirsek de gönül rahatlığı ile şu işi bitirsek.
Eskiden böyle şeyler yoktu, evet doğru. Ama yasalar değişti, beklentiler değişti, çağ değişti, iki çürük kalasın üzerinde bunca riski alarak ekmek parası için adam çalıştırmaya değer mi?
Her iki tarafa da hak mı vermek lazım! Bu kârlara bu işi yapıyoruz, düzenlemeler ile kaza önlemlerine karşı yatırım yaparsak para kazanamayız. Peki, şu soruya cevap var mı? İnsana yatırım yapmazsak ve bir ya da birkaç kişi hayatını kaybederse ne olur?
Bunun bir kültür oluşumu olması gerektiğini her fırsatta dile getiren birisi olarak bu değişimi yönetemezsek, doğru yöntemlere ayak uyduramazsak daha kaç neslin feda edilmesi gerek bilemiyorum.
Ümit Sedat Bayram
03.12.2015