Küçük İşletmeler Risk Altında mı?
İstatistiklere bakıldığında 1-3 kişinin çalıştığı işyerlerinde iş kazaları ile daha fazla karşılaşılmaktadır. Küçük işletmelerdeki işveren ve çalışanların tehlikeleri önemsememeleri, çıraklık-ustalık ilişkisinde alaylı yetişme, ustanın her işi biliyorum, yaparım düşüncesi ile her türlü tamirat işine kalkışması, atölye, tamirhane gibi ergonomik şartların zayıf olduğu yerlerde durumun kanıksanması ile eğitim eksikliği en önemli nedenlerden.
Büyük işletmelerde ise olabilecek iş kazalarının facia ile sonuçlanabilme ihtimali buralarda tedbirleri almaya yöneltmektedir. Yasal zorunlulukların etkisi ile iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerinin bu işletmelerde görev alıyor olması büyük işletmelerdeki iş kazası oranlarını da günden güne azaltmaktadır.
Küçük ölçekli işletmelerde öncelikli önlemler olarak otokontrol mekanizmaları kurulmalı, sürekli ve gelişen yönde risk analizleri yapılmalıdır. Tehlike odakları belirlenmeli, bunlara yönelik koruyucu nitelikte önlemler alınmalı, risk gruplarına özgü olmak koşulu ile işverenler çalışanları ile birlikte eğitilmelidir. Yani her işveren kendi kendini denetlemeli, işletmesine gönüllü olarak her gün bir iş müfettişi göndermelidir.
Temmuz 2016’da ise İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun genişleyen kapsamı ile az tehlikeli olup çalışan sayısı 10 ve üzerinde olan işletmelerde bu hizmeti alma zorunluluğu başlayacak. Çalışan sayısı 10’dan az olan işyerlerinde ise risk değerlendirmeleri yapılacak, çalışanlara iş güvenliği eğitimleri verilecek ve işyeri hekimleri tarafından çalışanların sağlık muayeneleri gerçekleştirilecek.
İş Güvenliği Hizmetlerindeki Aksaklıklar?
“Tehlikeli” ve “Çok Tehlikeli” sınıfa sahip küçük işletmelerin birçoğu öncelikle iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili ya hizmet almıyor, ya eksik alıyor ya da ekonomik sebeplerden dolayı gerekli tedbirlere önem vermiyor.
En düşük fiyat teklifini veren, bazen de bunu garanti eden bakanlıkça yetkili iş güvenliği hizmet sağlayıcısı; hizmet verdiği işvereni ve çalışanları tehlike altında bırakıyor.
Yetkinliği zayıf iş güvenliği uzmanları ile bu işi sadece ticari menfaat olarak gören bazı OSGB patronları pek de hayırlı bir iş yapmamış oluyor yani!
Ayrıca özel hastanelerde tam süreli hekimlik yapıp aynı zamanda yasal fazla çalışma sürelerinin çok üstünde başka kurumlarda hizmet vermeye çalışmak da ne oluyor?
İş güvenliği çalışmaları danışıklı olarak kağıt üzerinde kalıyor. Ne işverenin üretimi aksıyor, ne uzman ya da hekim fazla mesai harcıyor! Eğitim kayıtlarına imzalar alınıyor, işveren onaylıyor; tehlikeli bölgeler uyduruktan ya da göstermelik kapatılıyor.
Ucuza yapılan risk değerlendirme raporları fotokopi yolu ile çoğaltılıyor, benzer işletmelere kapak değişikliği yapılarak teslim ediliyor.
“Şu ana kadar hiç kaza yaşamadık” diyerek iş güvenliği hizmeti almayı reddeden taşeronlara yönelik asıl işverenler olayın vahametinin farkında değiller. Testi bir kere kırılır! İş kazası halinde yaşayacakları sıkıntıları henüz bilmiyorlar.
Yani kısacası bazı yerlerde –mış gibi oluyor. Yasal yükümlülükler ucuza yerine getiriliyor-muş gibi sanılıyor. Arka planda içi boş, eksik ve yetersiz hizmet alınıyor. İşveren bilinçlenmiyor, çalışan gerektiği şekilde eğitilmiyor.
Ticari anlamda etik kurallara bağlı olarak çalışan meslektaşlarımız da hem mesleklerini icra etmekte zorlanıyorlar, hem de düşük ücrete haksız kazançla mücadele ediyorlar.
Çözümü bilinçlendirme yolu ile sağlayacağız. Herkes aldığı hizmeti sorgulayacak, yasal yükümlülüklerini bilecek ve ona göre hareket edecek. Bilmiyorsa bir bilene danışacak, ilim Çin’de dahi olsa gidilip alınacak.
10.05.2016
Ümit Sedat Bayram